13 Ekim 2009 Salı
Sebze Yemeği
Akşam eve giderken kendimi hayli enerjik hissediyordum. Markete uğrayarak biraz alışveriş yaptım. Mevsimden midir bilmem marketteki sebzeler birbirinden güzel ve tazeydi. Dayanamadım; bir kaç çeşit aldım. Eve gidince bebişimle ilgilendikten sonra kendimi mutfağa attım. Amacım güzel bir sebze yemeği yapmaktı. Sebze yemeği hem çok pratik hem de severek yediğimiz bir yemek olduğu için yapmakta ikinci kez düşünmedim bile. Bu güne dek bu yemeği hep eşim yapıyordu. Ben de o evde yokken ilk kez deneme fırsatı buldum. Tarifte ufak tefek değişikler yaptım. Zaten tariflere çok sadık kalabilen biri değilimdir.Sonuç: Eşim yemeği çok beğendi. Suyuna da bir kaç parça ekmek doğrayarak bebişime yedirdim. Ailecek keyifli bir akşam yemeği yememize vesile olmuş oldu.
İlgilenenler için çok hafif, bir o kadar da besleyici bir yemek olduğunu da belirtmek istiyorum.
Malzemeler :
1 adet kabak
2 adet patates
2 adet havuç
2 adet kereviz
200 g (2-3 parça) brokoli
1 tatlı kaşığı tuz
1 tatlı kaşığı şeker
yarım çay bardağı zeytinyağı
Yapılışı:
Tüm sebzeler yıkanıp küçük kareler halinde doğranır. 2 su bardağı suda haşlanır. Tuz şeker ilave edilir. Sebzeler yumuşadıktan sonra fazla sulu kalmışsa suyu alınır. Zeytinyağı ilave edilerek 5-10 dakika kısık ateşte pişirilir.
Notlar:
1)Yemeği damak tadınıza göre ekleme-çıkarma yaparak lezzetlendirebilirsiniz. Örneğin brüksel lahana, karnıbahar vb eklenebilir. Ben eşimin tarifinden farklı olarak içine 2 diş sarmısak ve 1 arpacık soğan ilave ettim.
2)Sebzeyi az suyla haşlamaya başlarsak fazla suyunu dökmemize gerek kalmayacaktır. Böylece suya geçen vitamilerden de istifade etmiş oluruz.
12 Ekim 2009 Pazartesi
Aman Dikkat! Hastalık Geliyorum Demez
Havaların soğumasıyla birlikte hastalıklar da soğuk yüzünü göstermeye başladı. Sonbahar ÜSYE ve gribal enfeksiyonların en sık görüldüğü mevsim. Bu zamanlarda bünyeyi kuvvetli tutmak, bağışıklığı güçlendirmek gerçekten çok önemli. Hasta olmadan evvel hastalığa önlem almak her yönden çok daha rahat bir sonbahar/kış geçirmemize olanak sağlayacaktır.
Benim gibi ilaçla arası iyi olmayan insanlar için hasta olmak gerçekten zor oluyor. Sanırım bugün yarın hasta olacağım. Üzerimdeki halsizlik ve genizimdeki yanma ilk belirtiler olarak kendisini hissettirdi bile. Umarım bebeğime de hastalık bulaştırmadan ve ben de fazlaca çekmeden savabiliriz bu enfeksiyonu.
Hasta olduğum zamanlarda aklıma hemen alternatif tedavi yöntemleri gelir. Alternatif tedavi dediğime bakmayın, öyle çok otla çöple katıp karıştırma şeklinde değil. Benim yöntemim bünyeyi kuvvetlendirerek hastalığa direnç kazanma şeklinde daha ziyade. Hasta olacağımı hisseder hissetmez başvurduğum belli başlı çareler var.Bunlar:
-Bol C vitamini, istirahat ve yüksek moral.
-C vitamini için portakal, mandalina, limon, greyfurt gibi narenciyeleri katıp karıştırıp içtiğim taze sıkılmış meyve suları iyileşmeme bayaca yardım eder.
-Yine yüksek C vitamini kaynağı olarak kuşburnu vazgeçilmezlerimizdendir. Sıcak içmek boğaz enfeksiyonlarına çok daha etkili olur.
-Bir diğer yöntemim de sıcak çorba içmek. Bu durumlarda genelde çorba olarak tercihimiz Devletşah'ın Şehriyeli Tavuk Suyu Çorbası. Soğuk kış günlerinde severek yaptığım ve ailecek severek içtiğimiz çok lezzetli bir çorba bu. Tarife
www.devletsah.comadresinden ulaşabilirsiniz. Böyle güzel tarifleri bizimle paylaştığı için Devletşah'a ayrıca teşekkür ediyorum.
Biraz dikkat ederek kışı hastalıklara bulaşmadan geçirmek mümkün. Herkese sağlıklı güzel günler diliyorum.
9 Ekim 2009 Cuma
Avuç İçi Kadar Mutluluk Yeter
Herşeyden önce herzamanki gibi iyi bir anne olmak istiyorum. Oğlum ayına göre normal kilosunda; ancak doğum ağırlığına göre biraz geriden giden bir bebek.Dün doktorumuzla oğlumu sıkı takibe aldık. Beslenmesine dikkat edecektik. Eve gelince gün boyu yediği miktarı doktor tavsiyesine göre artırdık. Gece oğlum feryat figan uyandı. Neredeyse soluksuz ağlıyordu. Çok korkunçtu o anlar. Ufacık bir bebek durup dururken neden bu kadar ağlasındı anlayamamıştık. Şok olmuş bir şekilde oğlumu sakinleştirmeye çabaladık. O an benim için nadir yaşanan anlardan biriydi. Kendimi çok çaresiz hissettim. Bir an kendimi koyverip oracıkta hüngür hüngür ağlayacaktım. Zor tuttum kendimi. Bir saat kadar karnına masaj, sıcak su vb uygulamayla ancak sakinleştirebildik yavrumuzu. Sanırım bunun nedeni gaz sancısıydı. Yeni yemek yemeye alışan bir bebek olduğu için bu tür durumlara artık alışmamız gerekecek gibi görünüyor. Sebebini bildikten sonra herşey sütliman oldu. Biz de bebeğimiz gibi sakinleştik ama o ana kadarki süreç hayli zordu.
İyi bir eş olmak istiyorum. Dün doktordan sonra işe gitmeyerek evde eşimin haftasonu ziyaretimizde fazlasıyla beğenerek yediği susamlı kek ile poğaça ve kurabiye yapmaya karar vermiştim. Evde hem oğlumla biraz vakit geçirecek hem de o uyuduğunda evime vakit ayıracaktım. Poğaçayla başladığım hamur işi yapma serüveni iş yerimden gelen telefonla son buldu. Hemen işe gitmem gerekiyordu. Poğaçalar zar zor piştiler. Hazırlanıp çıktım evden. Bu şekilde planlarımın bozulması hiç hoşuma gitmiyor. İşyerimde aksilikler mesai bitimine kadar devam etti. Ardından dışarıda yemek yedik ve evimize yollandık. Eşime işle ilgili aksilik olup da işe gitmem gerekmeseydi ona kek yapmak evle ilgilenmek gibi düşüncelerim olduğunu söyledim.Tepkisi her zamankinden farklı değildi. Benim bu işlere zaman ayırmaya uğraşmamamı, iş ve bebekle yeterince yorulduğumu söyledi. Neyse ki anlayışı bir eşe sahibim.
Bu günlerde farklı heyecanlar da katmak istiyorum hayatıma.
Bunlardan ilki yüksek lisansa başlamak. Okulu bitirdiğim yıldan beridir yuksek lisans hayalim vardı zaten dönem dönem depreşen sonra ortadan kaybolan. Ama artık bu yıl bahar döneminde ales e girmeye karar vermiş bulunuyorum. Mesleki açıdan bana getirisi olmayacak belki ama kendimi daha iyi hissetmeme farklı insanlarla tanışmama belki de okuldan sonra tekrar keyif alarak birlikte olabileceğim sosyal bir ortama yeniden kavuşmama neden olacak diye düşünüyorum.
İkincisi kitap okumak. Yanlış duymadınız bildiğimiz kitap ve okumak. Son zamanlarda kitap okumaktan oyle uzaklaştım ki suya hasret bir bitki gibi kitaba hasret yaşar oldum adeta. Bu ihtiyacı son zamanlarda sık sık hisseder olunca da hayatımda geniş bir okuma zamanı ayırma planı zuhur etti kendiliğinden.
Üçüncü heyecanım ise doğum sonrası hala veremediğim kilolarımdan kurtulmak için harekete geçmek. Bu yönde ufak tefek hazırlıklar yaptım bile. aktif olarak spor yapamayacak kadar hareketsiz ve ağır bir vucuda sahip olduğum için spor olayına yüzmeyle başlamaya karar verdim.3 yıl once gittiğim havuza kaydoldum. Eski mayomu henuz denemedim ama bonem hala oluyor kafama :D Ayrıca zaman ayırabilirsem yüzme öncesi yürüyüş yapmayı planlıyorum. Spor merkezinin etrafında çok güzel bir park ve yürüyüş alanı var ama zamanım olur mu ondan emin değilim. Bir de zayıflama kemeri aldım geçenlerde.Ne kadar işe yarar bilmem ama. 2 3 ay kadar oldu toplamda 5 kez kullanmadım. Faydası var mıdır bilen varsa söylesin :) Ona göre. faydalıysa kullanayım ben de.
İşyerimle ilgili planlarım var.Etrafta değişiklikler/yenilikler düşünüyorum. Ama bu konuda henüz netleşmiş bir düşüncem şimdilik yok
Uzun zamandır pek planlı programlı yaşayamıyorum. Ama bundan sonra biraz daha iyi olacak sanırım. Kendim dahil herkese zaman ayırabileceğim daha güzel zamanlar ümit ediyorum. Bir avuç mutluluk içeren :)
Sizlere naçizane tavsiyem sevdiklerinize zaman ayırın. Çünkü bu gerçekten çok önemli. Mutluluk içimizde. Onu kendimizde ve en yakınlarımızda arama vakti. Haydi rastgele :)
7 Ekim 2009 Çarşamba
Sebeb-i Ziyaretim
Mutfakla tanışıklığımız çok uzun yıllara dayanmıyor. Evlendikten sonra daha sık girdiğim mutfakla hala tam anlamıyla hemhal olmuş değiliz. Hala keşfedeceğim pek çok farklı tarif var denemediğim.
Tarif defteri kullanmayı oldum olası sevemedim. En son kullanmak için aldığım defterdeki tariflerin sayısı onu geçmez. Birşeyler yapmak ve her seferinde aynı lezzeti yakalamak için de kayıt altında tutmak gerek. Hal böyle olunca ben de kendi tarif defterimi burada oluşturmak istedim. Burada benim gibi yeni mutfak dostlarının da ilgisini çeken tarifler olursa ne ala.
Bir de hayatıma renk katan, bana keyif veren şeylerden de biraz bahsetmek isterim. Sebeb-i ziyaretim malum. Biraz yemek, biraz sanat, biraz bebek derken güzel bir şeyler paylaşabiliriz inşallah.
6 Ekim 2009 Salı
Simidimin Susamı, Sigaramın Dumanı
Sigara dumanı hüznü çağrıştırır bende her zaman. Efkar moduna girerim. İçtiğimden ya da sevdiğimden değil, ama oyledir her nedense.
Simidin susamı da genelde böyle bi tür azlık-garibanlık ifade eder.O da ayrı bir hüzün sebebidir yüreğimin derinlerinde bir yerlerde.
Bu ikili bir aradaysa, bir de taze demlenmiş bir bardak çay varsa tamamlanır tablo.Sigara her ne kadar sağlığa zarar da olsa güzel bir tablodur ortaya çıkan.
Bugün gelen bir hastamla da aynı konulardan bahsettik. Kendisi yıllardır sinir hastası. Benim yaşımdan daha büyüktür belki ilaç kullanarak geçirdiği yılların sayısı. KOAH hastası aynı zamanda. Ve bilumum kronik hastalıklar sahibi.KOAH harekete geçmiş yine soğuk, dumanlı hava ve sigara üçlüsüne dayanamayarak.''Zor oluyor bırakamam ama azalttım'' diyor her seferinde, kendisi de inanmasa da. Bırakılmıyor istemeden de. Ama halinden de pek şikayetçi değil. Her gün önce doktora sonra bana uğramaya alışık olduğu için zor gelmiyor bu şekilde yaşamak ona.
Düşünüyorum; acaba ondaki zorlukların onda biri bende olsa nasıl olurdum? diye.Şükür diyorum başka da diyecek birşey bulamıyorum :)
Dipnot: sigara sağlığa zararlıdır :P bu kadar sigara düşmanlığı sağlıkçı olmanın yan etkisi sanırım :D
Dipnot2: Bahsettiğim hastam Şubat ayında ani bir kalp kriziyle vefat etti. Allah rahmet etsin
Oğlum..
Bugün birazcık oğlumdan bahsetmek istiyorum. Henüz 5 aylık dünyalar tatlısı bir minyatür insan.Varlığıyla hayatımı tepetaklak eden, (şaka oğlum şaka :p ) Hayata bakışımı değiştirmem gerektiğini düşündüren, kendime daha fazla zaman ayırmam gerektiğini hatırlatan, genelde bana pek de zorluk çıkarmayan, sessiz sakin bir bebek o.Özlemiyle günümü dolduran evladım o.
Onunla ilgili güzel hayallerim var gerçekleşmesini temenni ettiğim. Her anne kadar ben de evladımın en iyisi olmasını istiyorum. Ne olacağı mühim değil ama ne olursa olsun iyisi olsun istiyorum. Ama ona mudahale etmeden, kısıtlamadan, sadece yol göstererek; ona en iyiyi, en güzeli vermek amacım.
Şimdilik öyle çok birşey istemiyor sağolsun. Acıkınca karnını doyurmak, altını pisletince temizlemek, birazcık da sevgi onu tüm gün idare edebilecek kadar yeterli şeyler.
Çalışan bir anneyim ben. Oğlumu gün içinde fazla göremediğim için çok özlüyorum.
Biraz da kendimden bahsedeyim hazır sırası gelmişken. Çalışan annelerin eve, işe, çocuğa, eşe vb. nasıl zaman ayırdıklarını hakikaten merak eden, onlara imrenen bir anneyim demekle kendimi az buçuk ifade etmiş olayım.En büyük korkum gün boyu çalışıp yorulan ve hayatı bundan ibaret olan, eve geldiğinde eşiyle ve özellikle çocuğuyla ilgilenmeyen bir anne olmak.Şimdilik idare ediyoruz bence.
Aşırı ilgili bir anne de değilim. Öyle olmak da istemiyorum. Çocuk kendi doğal sürecinde büyümeli bana göre. Ama kahretmesin ki mükemmeliyetçilik takıntım tutuyor yine de zaman zaman.
Henüz anne olmaya yeni adapte oluyorum dersem yanlış olmaz heralde. Her ne olursa olsun oğlumla geçirdiğim zamanların tadı bambaşka. Yeni mutluluk kaynağım o benim.Oğlum o benim...
Karamsarlık
Bir hüzün halidir etrafımı sarmış giden. Bebeğime olan hasretime yoruyorum bu durumu. Gün içinde fazla göremiyor olmama. Ama sanırım durum bu kadarla sınırlı değil. Sonuçta tek çalışan anne ben değilim. Postnatal depresyon demeye de dilim varmıyor.
Etrafımda gerçekleşen güzel olaylardan bile bir hüzün çıkarabilir olmuşum.
Dün belli belirsiz yaşlar süzülüverdi gözlerimden. Gülerken, aradan kaçıveren. Toparlamaya çalıştım ama eşimin anlamaması ne mümkün. Halbuki çok keyifli bir andı. Çok da eğlenmiştim. Öyle işte.
Önemsenmesi gereken bi durum değildir diye bunu da geçiştiriyorum böylelikle. Umarım uzun sürmez bu depresif hallerim diyerek bekliyorum. Her zaman yaptığım gibi ötelemekle geçiyor ömür.