Deneme

27 Mart 2013 Çarşamba

İznik

Memleket ziyaretlerimiz havaların ısınmasıyla birlikte hızlanmaya başladı.  Bursa'ya doğru düşürdük yolumuzu bu sefer. Daha önce yol üzerinde tabelasını defalarca görüp 'bir ara burayı gezmeli' diye not düştüğümüz İznik ilçesini gezmek bu güne nasipmiş.


Yol şehirden uzaklaşmaya başlamamızla yeşillenmeye ve dahi renklenmeye başladı. Dağların tepelerindeki karlara inat yerler yemyeşildi. Çiçeklerini açan ağaçlar beyazlar, pembeler, sarılar giymiş; insanın sevince gark olmasını sağlıyor gibiydi. Telefonun kamerasından çektiğimiz birkaç kareyle buralara veda ederek  yolumuza devam ettik.


İznik Gölü'nün kıyısında küçük, şirin bir ilçe İznik. Aslında dört farklı medeniyete başkentlik yapmış tarihte önemli bir yer. Bugünlerde tarihsel olmasa da turistik cazibesini hala muhafaza ediyor. Bir ya da iki katlı binaların bulunduğu, gökyüzünün görüldüğü, kalın surlarla çevrili bir yer burası. Gölün hemen kıyısına kurulan ilçe, yaz aylarında muhtemelen oldukça hareketlidir. Bizim gittiğimiz gün havanın kapalı ve soğuk olması nedeniyle her yer sakindi. Issızdı bile diyebilirim. Yine de dar İznik sokaklarında birkaç turist otobüsüyle karşılaştık.

Şehir merkezine doğru ilerlediğimizde Çini atölyeleri de görülmeye başladı. 
İznik deyince aklıma gelen ilk şey çini oluyor. Bu nedenle Çini atölyelerini gezmek, hem yapanları seyretmek hem de boyamak için malzeme almak istedim. Çini yapımıyla bir dönem uğraşmış biri olarak buradan alabileceğim farklı bisküviler (boyanmamış malzemeler) olabilir niyetiyle girdik surların arasından. İlçe merkezinde küçüklü büyüklü pek çok atölye bulunuyor. Atölyelerin hemen hepsinde satıcılar aynı zamanda da üretici. Elindeki bisküviye tahrir çeken, boyama yapan insanlar kapıdan girdiğinizde işlerine ara verip sizinle ilgileniyorlar.
Bunlardan biri de Süleyman Paşa medresesi. Bahçeye girişte zeytin ağacı karşılıyor bizi. İçeride 8-10 kadar çini atölyesi. Bahçedekilerle ayak üstü konuşuyoruz. Burada kursiyer olduklarını öğreniyoruz. Her atölyenin içinde bir çini ustası. Hem çalışıyor hem sergiliyor. Dileyenler için satışı da var çinilerin. Ancak ben kendim boyamak istediğim için buradan birşey almadan çıktık.









Yol kenarlarında burada yaşayanlar saksılara küplere yeşillikler çiçekler otlar dikmişler. Kendiliğinden bitenler de vardı tabi. Çok güzel naneler vardı ama fotoğraf çekmek aklıma gelmedi. Bu çiçeklerin de renkleri çok hoşuma gittiği için fotoğrafladım.









Ayasofya Camisi müze olmaktan kurtulmuş ve ibadete açılmış. Halen hristiyanlar için de öneme sahip yapıda kilise yapıları da varlığını korumuş. 










Orta alanda namaz için düzenlenen bölümün etrafında kiliseden kalma, rahiplerin oturması için ayrılmış synthronon denilen kademeler 






İznik hayatın yavaş aktığı bir yer. Belki mevsimden kaynaklı da bu kanıya varmış olabiliriz. Bir de yaz aylarında gelip görmek gerek.
 Soğuk ve kapalı havaya, tek tük atan yağmura rağmen ıslanmadan gezimizi bitirebildik şükür. Bir hafta sonumuzu daha gezerek görerek geçirmenin verdiği mutluluğu anlatmak istedim dilim döndüğünce. Umarım yaz aylarında buraya tekrar uğrama ve sahilde bir çay içme şansımız olur.

15 Mart 2013 Cuma

Zencefilli Kurabiye

Zencefilli kurabiye ile tanışmamız Anna'nın kurabiyeleriyle başladı. Farklı lezzetlere olan merakımız neticesinde aldığımız bu kurabiyeleri çok sevdik. Bizim yemek felsefemizin en önemli kuralı: 'Evde yapılan gibisi yok'.O nedenle bir süre sonra denemelere başladım.
 Birkaç denemeden sonra lezzet olarak oldukça  yakın kurabiyeler elde ettim. Nefis tereyağlı, zencefilli, tarçınlı, tam buğday unlu kurabiyelerim oldu. Sizin de olsun istiyorsanız buyrun tarife;

Malzemeler:
150 g. tereyağ
1 yumurta
1 su bardağı şeker
1 çay bardağı pekmez
1 paket kabartma tozu
1 çay kaşığı toz zencefil
1 çay kaşığı tarçın
1/4 çay kaşığı tuz
Aldığı kadar un (yaklaşık 3 su bardağı)

Yapılışı:
Tereyağ ve şeker mutfak robotunun büyük haznesinde karıştırılır. Ardından un dışındaki tüm malzeme eklenerek karıştırılır. Un ilave edilerek ele yapışmayan yumuşak bir hamur elde edilir. Hamur yarım saat buzdolabında dinlendirilir.Süre sonunda  merdane ile incecik açılan hamur kalıp yardımıyla şekillendirilir. Önceden ısıtılmış 180 derece fırında 15-20 dakika hafif kızarana kadar pişirilir. Afiyet olsun.

Bana göre bu kurabiyenin en makbulu ince olanıdır. Ne kadar ince o kadar gevrek kurabiyeler demek :)

13 Mart 2013 Çarşamba

Kızım..

 Omuzda uyuyuveren bebek ne tatlıdır, ne sevimlidir, ne kadar masum, sakin ve huzur doludur. İnsanın içini huzurla doldurur. Bugün nasıl uyuturum diye düşündüğüm biricik kızım şimdi yatağında mışıl mışıl uyumada.
Az önce omuzumda uyuyuverdi. Birkaç ninni mırıltısı kafi geldi.  Bu güne kadar omzumda uykuya daldığını pek bilmem doğrusu.  Rabbim anlıyor ve yardımını yolluyor çok şükür.

Bugün itibariyle anne sütüne veda ettik. Durumu anlattım. Bundan sonraki süreçten bahsettim kendisine. Abisi kadar olgunlukla karşılamadı başlangıçta itiraf edeyim. Ama yine de akranlarına göre oldukça başarılıydı ilk günümüz. Bundan sonraki süreç nasıl geçer, hep böyle mülayim devam eder mi bilmem. Bekleyip göreceğiz.
Ben çok şanslı bir anneyim. Pırıl pırıl iki evlada sahibim. İki göz bebeği iki gözümde onlar. Onların parmağına iğne batsa benim içim kanar.
Beni tanıyanlar az çok bilirler. Hamilelik sürecini ve anneliğin ilk bebeğe sahip olma dönemi sayılan 2 yaşa kadarki dönemini çok severim ve bu süreci keyifle geçirmek için elimden geleni yaparım/yapardım.
 Bundan sonraki hayatımda hiçbir zaman evlatlarıma bir daha bu kadar yakın olamayacağım. Bizi fiziksel anlamda birbirimize bağlayan son bağımız anne sütü de artık yok. Üzgün müyüm? Saçma belki ama hafif bir burukluğum var elbet. Ama hayat olması gerektiği gibi devam ediyor.Yaşanacak tüm bu süreçler. Keyifle geçti çok şükür.

Verene, emanet edene binlerle şükür. İnşallah emanete hakkıyla sahip çıkabilenlerden oluruz.

12 Mart 2013 Salı

Limon Reçeli

Ekşi reçelleri ailecek severek yeriz. Vişne, kızılcık, nar, kivi gibi ekşilerden sonra aklıma limon reçeli geldi. Nasıl olacağını kestirememekle birlikte kalkıştım reçel yapma işine. İşlem olarak portakal reçeline benzer işlem basamaklarıyla yaptığım reçel hayalimdekine oldukça yakın oldu. Ağızda hafif bir acımsılık bırakan, limonun yoğun aromasını taşıyan bir lezzet oldu bu. Bence tam cheesekek üzerine gidecek bir tat. Lafı fazla dolandırmadan geleyim tarife;

Malzemeler:
1 kg limon (6-7 adet)
1 kilo toz şeker
1 su bardağı su

Yapılışı:
Limonlar ovularak yıkanır. Rende ile kabuklarının bir kısmı alınır. Limon kabukları soyulur. Kalan limonların suyu sıkılarak bir kenarda bekletilir. Limon kabukları kaynayan suda 5 dakika kaynatılır. Her seferinde yeni kaynar su koyarak bu işlem 3 kez tekrarlanır. Son kaynamadan sonra limon kabukları süzülerek soğuması beklenir. Soğuyan kabuklar küçük küçük istenen şekilde doğranır. Tencereye alınır. Toz şeker eklenerek birkaç saat şekerin erimesi beklenir. Daha önceden sıktığımız limon suları ve 1 bardak su tencereye eklenerek kaynayana kadar yüksek ateşte pişirilir. Kaynama başladıktan sonra kısık ateşte -yaklaşık 45 dakika- reçel kıvamı alana kadar kaynatılır. Soğuduktan sonra  kavanoza aktarılır. Afiyet olsun.

-İçerisindeki aromatik yağı kaybetmemek için ben çok az aldım kabuklardan. Bu nedenle biraz daha acımsı oldu reçelim. İsteğe göre kabukların hepsini rende ile alıp sadece etli kısımları da bırakabilirsiniz.
-Reçele normal su eklemek yerine suyun hepsini limon suyu ekleyebilirsiniz. Ben elimdeki limonun hepsini reçel yapımında kullandığım için reçele limon suyu yeterli gelmedi ve normal su eklemem gerekti. Bu ölçülerde bir reçel için  3 su bardağı limon suyu tek başına yeterli olacaktır. Tadı da ona göre daha güzel olacaktır.
-Şeker miktarını azaltarak daha ekşi bir reçel elde etmek mümkün. Ekşi severlere
Kabuklarının bir kısmı rendelenmiş limonlar 

Rastgele soyulmuş limon kabukları

                                                Reçel olmadan az önce doğranmış limonlar :)

2 Mart 2013 Cumartesi

Ekşi Maya Nasıl Yapılır?

Maya kavonozu -üstten görünüş

Ekşi Maya yıllar öncesinde büyüklerimizin kullandığı onlara göre sıradan, bize göreyse artık özel hale gelmiş bir maya türü. Babaanneme ekşi mayayı sorduğumda bana ''Biz ekşi maya bilmeyiz kızım. Bizim zamanımızda hamur yapınca hamurdan bir parça alır saklardık. Bir sonraki hamur yaptığımızda onu da içine atardık'' demesi aslında onlar için bu durumun ne kadar da normal olduğunu fark ettirdi. Tabi o zamanki unlar tam un. Ekmeklerin lezzeti de ona göredir muhtemelen.
Ekşi maya yapmaya karar vermem yine eşimin ekmek merakından sonra oldu. İlk ekşi maya denememi geçen kış yapmıştım. O zaman mayamın tutmadığını düşünerek caanım mayayı dökmüştüm. Bunun sebebi mayayı gözümde 'özel' hale getirmiş olmamdı. Başta söylediğim 'bizim için özel hale gelmiş' ile anlatmak istediğim buydu .Oysa ki bu maya öyle nazlı bir şey değil.
Şimdiki mayamdan 3-4 farklı ekmek yaptım ve hepsi de güzel kabardı. Öncelikle mayanın hazırlanmasını anlatayım. Ardından da aklıma gelen püf noktaları sizinle paylaşayım ki en güzel sonuca ulaşın inşallah. Buyurun tarife;




Malzemeler:
 Un 
Su
Cam kavanoz
Tahta kaşık




Yapılışı:
Mayanın hazırlanma süresi 4-5 gün kadar sürüyor. Bu süre birkaç gün daha uzayabilir. 10 güne kadar her şey normal. Mayanın tutmama ihtimali ise oldukça düşük.
1. gün 1 çay bardağı un ve yarım çay bardağı su kavanoza alınır. Tahta kaşıkla karıştırılarak ağzı  bir bezle kapatılır. Diğer günler yarım çay bardağı un, çeyrek çay bardağı su ilave ederek mayamızı 'besleme' işlemi gerçekleştirilir. Beslemede dikkat edilecek olan, bu işlemi aynı saatte yapmaktır. Besleme sırasında mayanın üzerinde kabuk oluşmuşsa alınarak işleme bu şekilde devam edilir.
Mayanın olduğunu kabarmasından, üzerindeki köpüklerden ve ekşi kokusundan anlayabilirsiniz. Maya miktarı 1-2 cm. kadar kabarıp yükselebilir. Mayamız artık kullanıma hazır demektir.
Olgunlaşmış mayanın üçte ikilik kısmını alarak ekmek yapımında kullanabilirsiniz. Kalanı da yeniden besleyerek buzdolabında kullanıma hazır maya elde etmiş olursunuz. Bu sefer besleme işleminde miktarlar başlangıçtaki gibi 1 çay bardağı un ve yarım çay bardağı su şeklindedir. Bu şekilde düzenli beslenen maya uzun süre etkinliğini yitirmeden kullanılabilir. 

-Mayayı ilk kez yapmak kadar saklamak da önemlidir. Ekşi bir ekmekse istediğiniz, haftada bir kez mayanızı beslemek size yeterli olacaktır. Tatlı ekmek için mayanızı üç günde bir beslemelisiniz. Maya ne kadar uzun süre kalırsa ekşilik de o oranda artacaktır.
-Dolapta bekleyen mayanız katı-sıvı şeklinde iki kısma ayrılır. Bu çok normaldir. Kullanmadan önce tahta kaşıkla karıştırıp gerekli miktarı içinden alırsınız. Tatlı ekmek için üstte kalan suyu dökerek mayanızı kullanabilirsiniz.
-Ben ekşi mayamı sabahları besledim. Siz de keyfinize göre sabah ya da akşam aynı saatte besleme işlemi yapabilirsiniz.
-Mayanın yapıldığı ortamın sıcaklığı da mayanın oluşumunda önemlidir. Serin ortamda hazırlanan mayanın oluşma süresi uzun olacaktır. Aynı şekilde sıcakta mayanın olgunlaşması hızlanacaktır. Fazla sıcaklıkta ise mayamız gereğinden fazla ekşiyip bozulacaktır. Oda sıcaklığı dediğimiz evlerimizdeki sıcaklık mayanın oluşumu için uygundur.
-Bazı ekşi maya tariflerinde besleme işlemi, mayanın büyük kısmını döküp kalan kısmından devam etmek suretiyle gerçekleştiriliyor. Bu şekilde yapıldığında dökülen maya israf olacağı için ben bu yöntemi kullanmadım. Mayanın oluşumunda herhangi bir olumsuzluğa neden olmadı.
-Miktarları az tuttum. Bu sayede maya oluşumuna kadar elimizde koca bir kase hamur olmasını önlemiş oldum.  İsterseniz ölçüleri artırarak da başlayabilirsiniz. Bu ölçülerle yapılan maya 30 cm çapında yuvarlak bir ekmek için yeterli oluyor.

26 Şubat 2013 Salı

Ev Yapımı Makarna

Bu tarif iki senedir yayınlanmayı bekliyordu. Bekleme nedenimiz çektiğim yegane fotoğrafı bulamamış olmamdı. Artık tarifi silmeyi düşünürken bilgisayarımın içindeki resim dosyalarının birinden karşıma çıktı kendisi. Ben de hazırdaki tarifi yayınlayayım dedim. 
Hemen her evde olduğu gibi makarna türü şeyler bizim evimizde de hayli seviliyor. Pek çok farklı malzemeyle denediğimiz makarna çeşitlerini en sonunda evde denemeye karar verdik. Annemle birlikte erişte yaparken aklıma bu hamurdan tagliatelle tarzı makarna yapamaz mıyız diye geldi. Yaklaşık iki pakete karşılık gelecek kadar deneme amaçlı yaptığımız makarna tek kelimeyle harika oldu. Tereyağlı olarak pişirip taze olarak tükettik. Bir sonraki denemede tam buğday unundan yapmayı düşünüyorum. Ortoreksik bir eşe sahip olunca ister istemez tam buğday ununa doğru kaydı mutfaktaki un alışkanlığımız. Bakalım o nasıl olacak? Buyurun tarife;

Malzemeler:
3 Yumurta
2 bardak Un 
 1 bardak Su (yaklaşık)   
1 tatlı kaşığı Tuz 

Yapılışı:
Bir kaseye un koyulur. Ortası açılır. Tuz ve yumurta eklenir. Su azar azar ilave edilerek sert bir hamur yoğurulur. 3 adet beze olacak şekilde hamuru beze yapıp 15-20 dakika kadar dinlendirilir. Çok ince olmayacak şekilde açılan yufkalar temiz bir örtü üzerine üst üste gelmeyecek şekilde serilerek bir süre kurutulur. Ardından kesme aşamasına geçilir. İstenilen şekilde kesilerek temiz bir örtü üzerinde kurumaya bırakılır. 


-Biz şekil verirken bu makineyi kullandık. Makinenin kesme haznesine sığacak büyüklükte hamurlar keserek uzunlamasına hazneye koyup alttan çıkan hamuru olduğu gibi kuruttuk. Oldukça pratik her eve lazım makinelerden. Normal erişteyi de bu makinede kesiyoruz. Çorbalık dediğimiz hamuru da. Bir ara da spagetti yapacağım inşallah onu da yapabilirsem yayınlarım.                                       
   -Bu hamurdan makarnanızı istediğiniz zaman taze yapıp tüketebilirsiniz. Çok miktarda yapıp kurutarak ya da yine biraz kurutup dondurucuya da koyabilirsiniz. Ben dondurucu kısmını denemedim. İçerisinde yumurta olduğu için çok iyi kurutmak ve serin yerde saklamak önemli. Aksi takdirde çok çabuk bozulabiliyor. Biz az miktarda yaptığımız için saklaması problem olmadı. En güzeli azar azar yapıp tazesiyle tüketmek olsa gerek. 


22 Şubat 2013 Cuma

Acıbadem Kurabiye

Bugün niyetim evdeki ıspanakları değerlendirmek üzere sadece ıspanaklı börek yapmaktı. Böreğin üzerine yumurta sarısı sürme faslından arta kalan yumurta aklarını buzlukta biriktiriyorum. Bunlardan geniş zamanda bol miktarda beze yapıyorum. Böylece hem yumurtalar ziyan olmaktan kurtulmuş oluyorlar. Hem de evimizde lezzetli ve de sağlıklı bir abur cuburumuz oluyor. Bu kez akları değerlendirmek adına buzlukta beklettiğim kavanozum dolmuş. Kalan bir yumurta akını ne yapsam derken aklıma geçenlerde sevgili dostum Esra'nın makaron tarifi geldi.

Makaron malzemelerine baktım ve çırpma kabına aldığım yumurta akının üzerine fındık tozunu boşaltıverdim. İki çocukla birlikte arkaplanda yaşanan arbedede bu durumun başlıca müsebbibidir efendim. O an şimşekler çaktı ve yumurta aklarının köpürtülmesi gerektiğini hatırladım. Artık çok geç diyerek eldeki malzemeyi değerlendirmeye koyuldum ve sonuçta leziz bir fındık kurabiye çıktı ortaya. Tam da piyasada satılan acıbadem kurabiyeler lezzetinde.
Adına aldanıp içinde bademle ilgili birşey var diye beklemeyin. Çünkü bunun içinde bademden eser yok. Zaten piyasada satılan acıbadem kurabiyelerin pek çoğunun içerisinde de ilave edilen aromayı saymazsak bademe dair birşey yok. Aslında bana göre fındık kurabiye tarifi olan bu tarif genelde acıbadem kurabiye denildiği için bu isimle yayınlamayı uygun gördüm. Lafı bu kadar uzattıktan sonra gelelim pratik tarifimize:
Malzemeler:
1 yumurta akı
1.5 çay bardağı fındık tozu
yarım çay bardağı pudra şekeri

Yapılışı:
Yumurta akları bir miktar çırpılarak kar haline getirilir.(Benim yapamadığım kısım bu ) Pudra şekeri ve fındık unu eklenerek bir kaşık yardımıyla karıştırılır. Akışkan olmayan hamur sıkma torbasının geniş ağzıyla ya da bir tatlı kaşığı yardımıyla şekil verilerek yağlı kağıt serilmiş tepsiye koyulur. 130 derece fırında rengi pembeleşinceye kadar yaklaşık 20 dakika pişirilir. Afiyet olsun.

Hamurunuz akışkan kıvamda ise bir miktar daha fındık tozu ekleyerek kaşığa yapışan kıvamlı bir hamur elde ederseniz kurabiyelerinizin şekli bozulmadan pişmesini sağlarsınız. Aksi takdirde kurabiyeler yayılarak birbirine yapışır.

14 Şubat 2013 Perşembe

Ekşi Mayalı Ekmek

Ekmek yapmak konusunda çok fazla bir deneyimim yok. Eşimden fırsat bulamadığımı daha önce de belirtmiştim. Kendisi ekmek yapma konusunda hakikaten uzmandır. Çeşit çeşit ekmekleri ve dolayısıyla da misafirlerimizden oluşan ekmekseverleri vardır. Domatesli ekmeği halk arasında pek meşhurdur. :) Bir sonraki domatesli ekmek yapımında katkılarını bekliyoruz efendim diyerek geçiyorum tarifime;


Malzemeler:
3 su bardağı tam buğday unu
1 su bardağı ekşi maya
Yeteri kadar su
1 tatlı kaşığı tuz

Yapılışı:
Ekşi mayalı ekmek yapmak için öncelikle ekşi maya hazırlamak gerekiyor. Uzun süren ve sabır isteyen bir süreç. Benim yaptığım maya tutmayınca kuzenim yetişti imdadıma ve onun mayasını besleyerek bu ekmeği hazırladım. Bir sonraki ekşi maya denememde mayanın hazırlanma sürecini foroğraflarla anlatabilirim inşallah.
Ekmeğin hazırlanması 3 aşamada gerçekleşiyor.

İlk adım: Ön hamurun hazırlanması
Ekşi mayamızdan 1 su bardağı kadar cam bir kaba alıp üzerine 3-4 kaşık un ve yaklaşık bir çay bardağı su eklenir. Kek hamuru kıvamında cıvık olarak hazırlanan bu ön hamur  5-6 saat kadar ılık bir ortamda mayalanmaya bırakılır. Mayalanan hamurun üzerinde hava kabarcıkları oluşacaktır.

İkinci adım: Hamurun hazırlanması
Ekmek yapma makinesinin haznesine ön hamur aktarılır. Önce sıvı malzemeler ardından da katı malzemeler eklenerek karıştırılır. Tekrar mayalanmaya bırakılır. Hamur iki katına çıkana kadar mayalanması beklenir. Yaklaşık olarak 3-4 saat diyebilirim.

Üçüncü adım: Pişirme
Yeterince mayalandıktan sonra makinede uygun program seçilerek pişirme aşamasına geçilir.
Fırında pişirecekseniz yine aynı şekilde tüm malzemeyi karıştırıp yağlanmış tepsiye ya da fırın kabına dökerek mayalanma sürecini beklemeniz gerekiyor. Mayalanmış hamur 170 derece fırında pişirilir.

-Verdiğim ölçüler her ne kadar bu ekmekte kullandığım ölçüler olsa da göz kararınıza da güvenin derim. Çünkü maya un su oranları kullandığınız una göre değişebiliyor.
-Ekmek makinesinde ilk karıştırma kısmında su yetersiz gelebilir. O zaman tüm malzeme toparlanmamış olur. Karışma işlemi bitmeden kontrol ederek bir kaç kaşık kadar su ilave edilebilir. Oluşacak hamur çok katı olmayacak ele yapışan bir hamur olacak şekilde olursa daha yumuşak bir ekmek elde edilir.
-Mayalanma sürecinde yeteri kadar beklemezseniz ekmeğiniz pişme sürecinde yeterince kabarmıyor ve yenemez halde bir ekmekle karşılaşabiliyorsunuz. Ben son yaptığım ekmekte biraz acele ettim ve ekmeğim yeterince kabarmadı. Yarısı ziyan oldu. O nedenle tavsiyem acele etmeyin. Mayalanma sürelerini 4 saatten az 6 saatten fazla tutmayın. Fazla beklemek ekmeğinizin ekşi olmasına neden olabilir.
Aklınıza takılan birşey olursa ben burdayım. Her türlü sorunuzda yorum bırakın lütfen. Afiyet olsun.

12 Şubat 2013 Salı

Perde Pilavı

Daha güzel bir fotoğraf çekinceye kadar idarelik :)
Perde pilavı ya da diğer adı ile perdeli pilav Siirt yöresine ait bir yemek. Yöre halkının bakır kaplarda yapmış olduğu bu yemeği yapmama vesile olan Hayriye Hocama teşekkürle başlamak istedim bu tarife.
 Farklı yerlerde bir kaç kez yediğim ve her birinde ayrı lezzet aldığım ve güzel anılara vesile olan bu pilavın porsiyonluk halini görünce yapmam kaçınılmaz oldu. Buyrun tarife:

Malzemeler:
İç pilav için;
2 su bardağı pirinç
3 su bardağı tavuk suyu
1 bütün tavuk
1 tatlı kaşığı tuz
1 tatlı kaşığı karabiber
1 çay kaşığı pulbiber
150 g. tereyağı
1 çay bardağı zeytinyağı
1 paket milföy hamuru

Milföy kullanmak istemeyenler için hamur tarifi:

3 yumurta
1 çay bardağı sıvı yağ-tereyağ karışımı
2 kaşık yoğurt
1 cay kasigi karbonat
1 tatlı kaşığı tuz


Yapılışı:
Tavuk bütün olarak haşlanır. Suyu süzülerek bir kaba alınır. Etleri didilerek ayrı bir kaba koyulur. Pilav için yağlar tencereye alınır. Pirinçler kavrulmaya başlanır. İyice kavrulduktan sonra bir tencerede kaynamakta olan tavuk suyu eklenir. Tuzu atılarak kısık ateşte suyunu çekene kadar pişirilir.
Bir kaseye zeytinyağı koyulur. Milföy hamuru yağlanan elle bir miktar açılarak inceltilir. İstenilen inceliğe gelen hamur bir kaseye koyulur. Üzerine 2 yemek kaşığı pilav, 1 yemek kaşığı tavuk, 1 yemek kaşığı pilav koyularak hamur zarf gibi kapatılır. Ters çevirilerek tepsiye alınır. Tüm hamurlar bitince hamurların üzerine yumurta sarısı sürülerek fırına verilir. 200 derece fırında üzeri kızarıncaya kadar pişirilir.

Notlar:
-Tarifin aslında hamurun üzerinde  badem de vardı fakat ben evde olmadığı için koyamadım.
-Asıl tarif Hayriye hocanın dediğine göre pilavda iç badem, dolmalık fıstık ve kuş üzümü içermezmiş. Bir sonraki yaptığımda bu şekilde denemeyi düşünüyorum.
-Az su ve bol yağ ile yapılan pilav, perde pilavı için daha makbuldür.



31 Ocak 2013 Perşembe

Mısır Ekmeği

Günlerdir canım mısır ekmeği istiyor. Anne tarafından lazlık var ondan mıdır bilmem mısır ekmeğini severek tüketiriz. Bununla birlikte annemin evde mısır ekmeği pişirdiğini hiç hatırlamam. Her zaman teyze ya da yengeden, yapan birilerinden ulaşan mısır ekmekleriyle bu günlere geldik. Sıra kendi tarifimizi oluşturmakta. En yakın uzmanlardan biri olan yengemden de ölçülü tarif alamayınca iş başa düştü deyip biraz araştırıp girdim mutfağa. Güzel bir lezzet oldu. Çöreğimsi tadıyla çocuklar da sevdi biz de.
Bildiğim ve öğrendiğim kadarıyla mısır ekmeğini elinin dayandığı kadar sıcak suyla yoğurmak gerekiyor. İçeriği de benim vereceğimden farklı. Bu biraz daha hafif bir mısır ekmeği. Daha yumuşak dokulu. Aslında olduğu kadar kuru değil. Bazı balıkçılarda yediğimiz ekmeklere yakın bir lezzet oldu.
Her ne kadar orijinal mısır ekmeği tarifi böyle olmasa da bunu da denemenizi tavsiye ederek tarifime geçeyim;
Mısır ekmeği ve test kitabım :)

2 su bardağı mısır unu
1 su bardağı tam buğday unu
2 su  bardağı süt
Yarım su bardağı zeytinyağı
100 g. beyaz peynir
1 çay kaşığı tuz
Kabartma tozu

Yapılışı:
Tüm malzeme karıştırılır. Yoğun bir kek kıvamında olmalıdır. Katı olmuşsa çok az süt  ilave edilebilir. Yağlanmış tepsiye dökülerek    180 derece fırında 30-40 dakika kadar pişirilir.


27 Ocak 2013 Pazar

Tam Buğday Ekmeği

Ekmek yapma makinesi evimize gireli 5 seneye yakın bir zaman geçti. Ara sıra yaptığım hamur hazırlama işlerini saymazsak pek de kullanamadım ekmek makinesini. Bunun en önemli sebebi eşimin ekmek makinesi merakı ve çeşitli ekmek denemeleri. Ondan fırsat kalmadı da diyebilirim bir nevi. 
Eşim bu aralar işlerinin yoğunluğu nedeniyle ekmek yapmaya pek vakit bulamıyor.Ben de iş başa düştü diyerek kolları sıvadım. En temel haliyle bir ekmek yaptım. Sindirimi kolay, doyurucu ve lezzetli bir ekmek oldu bu.  Lafı çok da uzatmadan buyrun tarife;

Malzemeler:
3 su bardağı tam buğday unu
1 tatlı kaşığı kuru maya
3 yemek kaşığı zeytinyağı
1 tatlı kaşığı tuz
1 tatlı kaşığı bal

Yapılışı:
Tüm malzemeler önce sıvı sonra katılar olacak şekilde ekmek yapma makinesinin haznesine dökülür. Uygun program seçilerek pişirilir. Bu kadar basit :)
Fırında pişirecekseniz yine aynı şekilde tüm malzemeyi karıştırıp yağlanmış tepsiye ya da fırın kabına dökerek 170 derece fırında pişirilir.

-Ekmek makinesinde ilk karıştırma kısmında su yetersiz gelebilir. O zaman tüm malzeme toparlanmamış olur. Karışma işlemi bitmeden kontrol ederek bir kaç kaşık kadar su ilave edilebilir.

25 Ocak 2013 Cuma

Dereotlu Peynirli Poğaça

Eskiden beri karbonatli tarifleri sevmisimdir. Bu tarif ise artik en sevdiklerimden biri. Uzun zamandır dereotlu pogaca yapmak niyetinde idim. Geçenlerde kuzenimde yediğim pogacalardan sonra zamanı geldi diyerek girdim mutfağa. Guzel bir tuzlu ikram oldu. Buyrun tarife;



Malzemeler :

1 yumurta (sarısı üzerine)
1 çay bardagı yoğurt
1 çay bardağı yağ
100 g tereyağı
1 yemek kaşığı tuz
1 çay kasığı karbonat
1 su bardağı beyaz peynir
1 demet dereotu
Aldığı kadar un (yaklaşık 6 bardak)




Yapılışı :
Dereotu doğranir. Peynir ezilir.  Un ve karbonat dışındaki malzemeler bir kapta karıştırılır. Un ve karbonat eklenerek ele yapılamayan yumuşak bir hamur celde edilir. Hamurdan ceviz büyüklüğünde parçalar koparılarak yuvarlanır. Tepsiye dizilir. Üzerineyumusrag sarısı sürülür. Arzuya göre susam çörek otu serpilir. Afiyet olsun 

7 Ocak 2013 Pazartesi

Ayva Reçeli

Yazdan kalan reçellerimin hepsi tükendi. Evde hafta sonu dışında kahvaltı yapılmadığından ve de çok fazla reçele düşkün olmadığımızdan yaptığım reçel miktarlarını az miktarda tutmuştum. Ama bu günlerde bir çeşit de olsa reçel aranır oldu haliyle. İlk kez denediğim ayva reçelim hiç de fena olmadı. Buyrun tarife:




Malzemeler:
4 adet ayva (yaklaşık 1 kg)
1 kilo şeker
1 litre su
 yarım limon






Yapılışı:
Ayva pek sulu olmayan bir meyve olduğu için diğer reçellerde olduğu gibi şekerle bekleterek sulandıramıyoruz malesef. Kabuklarını soyup çekirdeklerini temizledikten sonra ayvaları küçük parçalar halinde doğrayın. Ardından ayvaları tencereye alarak 1 litre suyu ilave edin ve kaynamaya bırakın. Ayva taneleri iyice yumuşayana kadar haşlayın. Reçel için şeker ilavesinden sonra ayva bir miktar sertleşiyor. Haşlama sürenizde bunu da göz önüne alarak size uygun yumuşaklığa kadar haşlayın. Bu aşamadan sonra su miktarınız çok azalmışsa biraz su ilave edebilirsiniz ama genelde reçel için yeter miktar su kalıyor tencerede. Şekeri ilave edin. Kaynama başladıktan sonra altını kısarak kıvam alıncaya kadar yaklaşık 30-40 dakika pişirin. Ocaktan indirmeden 5 dakika önce yarım limon suyu ilave edin. Afiyet olsun.

-Ayva çok çabuk kararan bir meyve. O nedenle soyma ve doğramanın her aşamasında su dolu bir kapta bekletirseniz ayvalarınızın kararmasını önlemiş olursunuz.
-Reçelinizin renginin kırmızıya yakın olmasını istiyorsanız ayva çekirdeklerini atmayın. Yıkayıp bir temiz bir mutfak tülbentine sarıp şeker ilavesiyle birlikte tencereye katın. Ben reçel piştikten hemen sonra değil de bir gün sonra çıkardım çekirdekleri. Daha koyu bir renk elde etme imkanı sağlıyor bu. Buradaki fotoğrafta renk ışıktan dolayı açık çıkmış.