Geçen hafta rutin kontroller için hastaneye gittim. İçerideki hastanın çıkması için beklemeye başladım. Bu sırada başka bir doktor yanımda oturan bayana yaklaştı ve
''Hadi. Odan hazır. Sen hala oturuyorsun. Keseceğiz.'' dedi ve gitti.
O an vücüdümdaki tüm kan beynime sıçradı sanki. Bayana sordum. Sezeryan olacakmış.
''Acil bir durum mu var, neden sezeryan'' dedim. ''Hayır, yok.40. haftam doldu.'' dedi. ''Sizin yerinizde olsam ikinci bir doktora giderdim.'' dedim. Bayanın doktoru tekrar geldi o sırada.
''Hadi. Hala ne duruyorsun. Zor oda bulduk zaten.'' dedi ve hemşireye direktif verdi.
''Ameliyathaneyi hazırlayın. KESECEĞİZ.''
Bayan yanındaki refakatçisiyle birlikte alel acele gözden uzaklaştılar. O sırada ben de doktorumun odasına girdim. Durumdan bahsedip çok sinirlendiğimi söyledim. Yorum yapmadı. Belki de haksızca buldu bu öfkeyi!
Bu günlerde okuduğum bir kitap var 'Doğal Doğuma Doğru' adında.20 annenin normal doğum hikayeleri anlatılmış kendi anlatımlarıyla. Bu kitabı okurken annelerin çabalarına hayran kaldım ve kendim adına üzüldüm. Ben bu kadar gayret göstermedim diye.
Kitabın arkasından birkaç söz:
''Biz anneler, içinden kıymetli bir hediyenin bozulmadan, bir an önce çıkarılması için kesilmesi, yırtılıp buruşturulması gereken bir ambalaj kağıdı değiliz. Dünyaca ünlü ebe Ina May Gaskin'in dediği gibi ' Eğer bir kadın, doğum yaparken tanrıça gibi görünmüyorsa,etrafındakilerden yeterince destek görmüyor demektir.' Buna birşey daha eklenebilir: Etrafındakiler destek yerine, aslında köstek oluyorlar demektir.
''Bize en çok destek olabilecek kişileri bulmak da, yine kendimize düşüyor. Eğer 'cici kız' olmayı hayatta ilk kez bir kenara bırakacaksak, işte size en uygun zaman! Kuzu kuzu doğum masasına yatmak yerine, dişi aslan kesilip de doğurmak gerek.''
Beni gerçekten yaralayan bir söz. Ben hayatta hemen hiç cici kız olmadım. Her zaman güçlü olandım. Serttim, tuttuğumu koparmadan bırakmazdım. Ne olmuştu, nasıl olmuştu da doğumum bu şekilde sonlanmıştı bilmiyorum.
Ben seçmedim sezeryan olmayı. O kadar odaklanmıştım ki normal doğuma. İkinci bir alternatifim yoktu kendimce. Herşey yolundaydı şükür. Ne demekti sezeryan? Doğru dürüst araştırmamıştım bile. Bilmediğim pek çok noktayı doğumdan sonra öğrendim malesef. O kadar hazırlıksızdım yani.
Doğumumun üzerinden bir seneden fazla zaman geçmiş olmasına rağmen hala acabalar dolanıyor kafamda.
-Acaba yeterince bilgili değil miydim?
-Acaba doktora fazla mı güvendim?
-Acaba haftalar mı yanlış hesap edildi, beklemeli miydim, beklesem kendi kendine başlar mıydı doğum?
Bu acabalar kafamda dolandıkça farkediyorum ki, sezeryan bilinç altımda derin bir iz olarak kalmış. Kesik izleri gibi orada öyle duruyor. Acımasa da dokundukça varlığı hissedilen türden garip bir duygu. İyileşmiyor. O nedenle her gördüğüm bayana normal doğumu denemesi konusunda ısrar ediyorum.
Belki de gerçekten gerekliydi sezeryan. Bilemiyoruz. Bugün üzüldüğüm tek nokta doktorumu sorgulamamak, ona koşulsuz güvenmek. Keşke ikinci bir doktora daha gidip, bebeğin durumu nasıl öğrenerek gerçekten gerekliyse ondan sonra sezeryan olsa idim. Ama artık daha bilinçliyim. Benimle aynı deneyimi yaşamış insanların karşılaştıkları sorunları ve çözümlerini çok daha iyi biliyorum.
Bir kere doğum süreci bir hastalık değil. Kendiliğinden başlayabilen, işaretleri olan, Allah'ın bize bir lütfu.
Doğum öyle dakikalarla sınırlı değil, bebekte ya da annede acil durumların oluşması ihtimali çok düşük, saatler belki de günler süren bir süreç.
En önemlisi, anne ve bebek için bir ömür boyu etkileyecek kadar önemli ve tekrarı olmayan bir deneyim.
Bu bilgilerin hepsini doğumdan önce teorik olarak biliyordum ama süreç başladıktan sonra herşey uçup gitti sanki aklımdan. Doktorun önemi burda. İnsanı teskin edecek, durumundan haberdar edecek, acele ettirmeyecek.
Bundan sonra normal doğum hakkında herkesin daha bilgili olması için daha fazla yazı yazmayı düşünüyorum. Bir de sezeryan sonrası normal doğum var ülkemizde çok yaygın olmasa da yapılabilen. Bu konu da da ileride deneyimlerim olursa burda paylaşabilirim. Belki birine bir faydam dokunur diye bu çaba.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder