Deneme

9 Ağustos 2010 Pazartesi

Ey Gidi Karadeniz


Sabah erkenden uyandık. Kahvaltı dahi etmeden çıktık yola. Sapanca'daki nemden biran evvel kurtulalım ve denize doğru yol alalım diye. Karadeniz kıyısında Sapancaya 90 km. uzaklıkta Kefken'e gittik. Denizinin ve plajının methini duymuştum. Kandıra üzerinden Kefken'e vardık. Yol manzara açısından güzeldi. Karadenizin yeşilliğiyle gözlerimizi epeyce dinlendirdik. Plaj hayli kalabalıktı. Çok iyi bir düzen de yoktu. Soyunma kabini yoktu zaten. Duşlar da girilemeyecek kadar kötüydü. Bunun üzerine Ağva'da kalacağımız otele kadar geldik duş için. Deniz suyunun vucudumuzu rahatsız edeceğini düşünüyordum ama öyle olmadı. Kefken-Ağva arası ulaşım çift şeritli dar bir yoldan sağlanıyor. Manzara müthişti. Pek çok kişi bize Kandıra üzerinden gitmemiz konusunda tavsiyede bulunsa da biz sahil yolunu seçtik. Gayet de memnun kaldık. Navigasyonumuz olmasa buna cesaret edebilir miydik bilmiyorum. Gerçekten büyük nimetmiş şu navigasyon. Bunu yolculuğumuz boyunca defalarca konuştuk eşimle. Ağva'ya varmamız bir saat sürdü. Hemen odamıza yerleştik. Baba oğul havuza girdiler. Ben biraz dinlendim. Ardından Ağva içinde gezinti yaptık. Deniz Fenerinin dibinde gün batımını seyrettik. Hava güzeldi. Nehir kıyısında akşam yemeği yedik. Oğlumuz da yemeğini yemiş ve arabasında uyuyakalmıştı.
Ağva beklentimizden küçük geldi gözümüze. Sahilde denize giren insanlar vardı. Ama Kefken macerasından sonra denizde gözümüz olmadığından hiç yakına gidip de bakmadık nasıl diye. Küçüklüğüne oranla pahalı bir mekan Ağva. Bunun en önemli sebebi İstanbul'a yakın olması ve buradan gelen turist akını. Kalite açısından da beklentimizi karşılamadı diyebilirim. Bir gece Alesta Butik otelde kaldık. Nehrin kenarı olması dışında hiçbir güzelliğini göremedim diyebilirim. Geç saatlere kadar Ağva sokaklarında gezdik. Tabi bu geç saat terimi çocuklu bir bayana göre saat 10 civarı oluyor. Yorgunluktan kapanan gözlerle döndük odamıza. Ama uyuyabilmemiz ne mümkün. Arabasında uykusunu alan oğlumuz bize güzel bir sürpriz yaparak iki saat kadar bize tabiri yerindeyse mum tutturdu. İkinci günümüz de bu şekilde sonlandı.
Sabah erkenden uyanarak toparlandık. Babamız eşyaları arabaya indirirken biz de oğlumla kahvaltıya başladık. Malum birlikte kahvaltı etmesi uzun sürüyor oğlumla. Kaldığımız yerde mama sandalyesi de yoktu. Bebek yatağı da yoktu. Buradaki otellerin pek çoğunun büyük bir eksiği bu. Beğenmedim açıkçası. Fiyatlarla kalite hiç de orantılı gitmiyor. Kaldığımız yerin tek güzel yanı havuzuydu. Diğer otellere de göz attım. Bizim kaldığımızdan çok da farklı değiller. Sadece nehrin başladığı yerde bir otel var o biraz daha iyi görünüyordu. Umarım zamanla daha güzel olur diyerek kahvaltıdan sonra Ağva'dan ayrıldık.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder